Etiket arşivi: Türkiye
İRAN DOSYASI : 8. Türkiye – İran Yuvarlak Masa Toplantısı İstanbul’da
İran Dışişleri Bakanlığı Politik ve Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü IPIS ve Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi TASAM iş birliğinde başlatılan Türkiye – İran Yuvarlak Masa Toplantıları’nın sekizincisi 07 Şubat 2014 tarihinde İstanbul Gönen Hotel’de saat 09:30’da gerçekleştirilecek.
İlki 12 Kasım 2008 tarihinde TASAM’ın ev sahipliğinde İstanbul’da yapılan Türkiye – İran Yuvarlak Masa Toplantıları o tarihten beri İstanbul ve Tahran’da dönüşümlü olarak icra ediliyor.
“Yeni Dönem Türkiye – İran İlişkileri Fırsatlar ve Riskler” ana teması ile yapılacak 8. Türkiye – İran Yuvarlak Masa Toplantısı’na İran tarafı Dışişleri Bakan Yardımcısı, Uluslararası Eğitim ve Araştırma Merkezi (Center for International Research and Education ICRE) Başkanı ve Büyükelçi Dr. Hadi Soleimanpour başkanlığında aralarında eski Dışişleri Bakanı Manouchehr Mottaki, Büyükelçi (E) Ebrahim Taherianbir, Büyükelçi (E) Mohammad Irani, gibi önemli isimlerin olduğu geniş bir heyetle katılacak.
Türkiye tarafında ise toplantıya TASAM Başkanı Süleyman Şensoy başkanlığında TASAM Başkan Yardımcısı (E) Büyükelçi Murat Bilhan, Büyükelçi (E) Selim Karaosmanoğlu, Büyükelçi (E) Ümit Pamir, Büyükelçi (E) Oğuz Çelikkol, Büyükelçi Suha Umar, Prof. Dr. Sema Kalaycıoğlu, Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu, Prof. Dr. Nurşin A. Güney, TASAM Orta Doğu Uzmanı ve İ.Ü. Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Muharrem Hilmi Özev, TASAM Yönetim Kurulu Üyesi ve Nükleer Fizikçi Dr. Necmi Dayday, DEİK Ortadoğu ve Körfez Bölge Koordinatörü Suzan Cailiaou ve Koordinatör Akın Dıblan, Euronews’den Dr. Bora Bayraktar, NTV’den Can Ertuna, Marmara Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Enstitüsü’nden Dr. Bilgehan Alagöz, C4 Savunma Dergisi Editörü Bahadır Tokgöz, TASAM Uzmanı Hazar Vural ve Uzman Yardımcısı Ahmet İşçan iştirak edecekler.
8. Türkiye – İran Yuvarlak Masa Toplantısı’nda ele alınacak alt konu başlıkları “Ekonomik İlişkiler: Fırsatlar ve Güçlükler”, “Enerji Politikaları: Jeopolitik ve Güvenlik Sonuçları”, “P5+1 – İran Nükleer Anlaşması ve Çok Boyutlu Perspektifler”, “Teknoloji Paylaşımı, Akademik ve Kültürel İş Birliği”, “Sosyal, Ekonomik ve Politik Gelişmeler”, “Akdeniz, Ortadoğu (Suriye – Irak), Afrika, Orta Asya Ülkeleri ve Türkiye – İran”, “ŞİÖ, CICA, D8, AB ve Yeni Ortaklarla İlişkiler ile Bölgesel Stratejiler” ve “Çok Kutuplu Dünyada Yükselen Güçler ve Küresel Yönetim Yapılarına Adaptasyon” olarak belirlenmiş.
İran ve Türkiye’den katılacak önemli konuşmacı isimler dışında uzman, akademisyen, gazeteci, bürokrat ve diplomatların izleyici veya müzakereci olarak katılacağı 8. Türkiye-İran Yuvarlak Masa Toplantısı İstanbul Gönen Hotel’de 7 Şubat Perşembe günü saat 09:30’da başlayacak.
TASAM Başkanı Süleyman Şensoy toplantı ile ilgili yaptığı açıklamada “8. Türkiye – İran Yuvarlak Masa Ülke Toplantısı; sorun alanlarını ihmal etmeden P5+1 Ülkeleri ile İran’ın vardığı anlaşma, Suriye ile ilgili devam eden Cenevre Süreci gibi parametrelerin belirleyici olacağı “yeni dönemde” Türkiye – İran ilişkilerindeki fırsatlar ve tamamlayıcılık ilişkisini stratejik bir bakış açısı ile Türkiye ve İran kamuoyları nezdinde ortaya koyarak, kurumsal ve entelektüel zemin inşasına dönemsel stratejik katkı sağlayacaktır” dedi.
DETAYLI BİLGİ EK’TEDİRİ.
İRAN DOSYASI /// SELİM SAVAŞ GENÇ : Türkiye-İran ilişkilerinin sınırlarını Tahran belirliyor
İran, tarihinin hiçbir devresinde olmadığı kadar rahat, mutlu ve kendini garanti altında hissettiği bir dönemin tadını çıkartıyor. Ortadoğu’da vuku bulan neredeyse tüm hadiseler hemen her gün Tahran’ın gücüne güç katarken; Irak, Suriye, Lübnan ve Gazze’de bölgesel rakiplerini yanına yaklaştırmayacak pozisyonlar alabiliyor.
‘Baş düşmanı’ olarak kimlik oluşumunda basamak niyetine kullandığı ABD ile konuşabilen ve İsrail’in gönlüne su serpecek şekilde nükleer programının önemli bir kısmından vazgeçen İran, başarı için sınır ve prensip tanımayan bir aktör görünümünde. Batıya yaklaşırken de, batıdan uzaklaşırken de bir yere gittiği yok İran’ın. Ortadoğu planlarını gergef ile işler gibi ilmek ilmek şekillendirirken ne acele ediyor ne de telaş…
Anlaşılan Türkiye ‘kendisini ikinci evinde hissettiği’ İran ile kurduğu ilişkilerde Suriye sorununu yok sayıyor. Ya da anlaşılan İran, Türkiye ile konuşurken Suriye meselesini konuşmayacağız ön şartı ile Ankara’yı lütfedip kabul ediyor. Başbakan ve neredeyse küçük bir kabineden oluşan heyetinin Tahran ziyaretinde düzenlenen tek basın toplantısında gazetecilerin soru sormasına müsaade edilmiyor. Zira bir an boş bulunup gazetecilik görevini ifa etme refleksi gösteren bir basın mensubunun “55 bin Suriyelinin işkence altında can verdiği son bulgular hakkında Tahran ne düşünüyor?” gibi can alıcı bir soruyu sorması gezinin tüm ‘ihtişamını’ altüst edebilirdi.
Suriye konusunda İran farklı bir taktik uyguluyor. Başbakan Erdoğan’a yönelik mevki ve meslektaşları kesinlikle sert ikazlar yapmıyor, hatta Türkiye’nin Suriye politikalarını öncelikli olarak dış politika argümanlarında kullanmıyorlar. Lakin kritik dönemlerde daha alt seviyeden bir görevli bürokrat ya da askerî makamların temsilcileri gibi görevli adamlar vasıtası ile Türkiye ve Başbakan Erdoğan’ı en sert üslupla ve bazen de ağza alınmayacak hakaretlerle eleştiriyorlar. Tahran âdeta ‘Senin hakkındaki düşüncelerimiz bunlardan ibarettir. Bunu bilmeni istiyoruz lakin korkma, yüz yüze geldiğimizde sana gülümseyip canını sıkacak bir şey yapmayacağız’ tavrında.
Son İran ziyareti öncesinde de böyle oldu. Hamaney’in Devrim Muhafızları Yardımcı Temsilcisi Abdullah Hacı Sadıki’nin Erdoğan’ın ziyareti öncesi “Türkiye Başbakanı, son zamanlara kadar Suriye krizinde daha çok İsrail’in kuklası gibi hareket ediyordu. Fakat son zamanlarda artık uyandığını görüyoruz.” ifadelerini kullanabiliyor. Kendimizi tam anlamı ile ‘ikinci evimizde’ hissedebileceğimiz bir karşılama! Yeryüzünde Erdoğan’ın ziyaretinden birkaç saat önce bu açıklamayı yaptırtıp ajanslara servis edebilecek kaç ülke vardır?
Türkiye’yi bölgede radikal unsurların yanında, İran’ı ise makul, tutarlı ve Ortadoğu’nun yeniden yapılandırılmasında konuşulabilecek bir partner olarak lanse ettiren süreç, birkaç doktora tezi konusu olabilecek hacimdedir. Bir sene önce demokratikleşme eğiliminde olan Ortadoğu’nun tek kaybedeni ve telaşe içindeki aktörü görüntüsü veren İran, bu rolünü nefes kesen hamleler neticesinde nasıl Ankara’ya devrettiğini uzun zaman konuşacağız. ‘Arap Uyanışı’ sürecinde varını yoğunu hipodromda koşmayan bir ata yatıranların ne iç ne de dış politikada manevra alanlarının kalmadığını görmeye başladılar. İran’ın diplomatik aklının, Türkiye Cumhuriyeti başbakanına ‘bölgesel ve küresel güç olma hedefinin olmadığı’ itirafını yaptırtmış olması hemen her şeyi özetler mahiyettedir. Dün İran’ı uluslararası arenada savunan ve Tahran’ı merkeze çekmeye çalışan Türkiye, bugün Ortadoğu’da uluslararası sistemle birlikte hareket eden, enerji bağımlısı olduğumuz ve nükleer silah elde etmesinden endişe duyduğumuz İran ile karşılaşmanın şoku içindedir. Böyle bir tablo karşısında hangi siyasi, gazetecilerin soru sormasına izin verebilirdi ki?
SON YORUMLAR