5 Şubat 2014
Basın Toplantısı Metni ; (Konuşmaya esas metin)
Ankara C.Başsavcısı Randevuyu Neden İptal Etti?
Değerli Basın Mensupları;
–Tarafıma bir Milletvekili arkadaşım aracılığıyla iletilen mesaj üzerine, 7 Ocak tarihinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcısını aradım. Başsavcı; “….. geçmiş yıllara yönelik olarak takipsizlik kararı verilen dosyaları incelediğini, bu çerçevede avukatlıktan yargıçlığa geçişle ilgili suç duyurusu hakkındaki dosyayı da canlandırmak üzere, suç duyurusu yapan kişi olarak görüşüme başvurmak istediğini….” beyan ederek, Makamında görüşmeye davet etti.
Ben de cevaben, “…..bundan memnun olacağımı , yasal prosedür içinde bu konularda yurttaş ve Milletvekili sorumluluğu içinde yardım etmeye hazır olduğumu; ancak bu arada sümenaltı edilen Kömür Yolsuzluğu, Telekom soruşturması başta olmak üzere takip ettiğim ve kamuoyuna mal olan, ancak takipsizlik kararı verilen diğer dosyalar yönünden de yasal yönden çalışmalar yapılması….” gereğini dile getirdim.
Aradan 10 gün kadar geçtikten sonra, 17 Ocak tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Özel Kalemiyle, Sekreteryam görüşme yaptılar. Başsavcı Makamında olmadığı için, Özel Kalemi kendisiyle görüştükten sonra Sekreteryama dönüş yaptı ve saat 13.30 için randevuda mutabık kalındı. Ancak 20-25 dakika kadar sonra Özel Kalem , Sekreteryamı arayarak, “ Başsavcının öğleden sonra toplantısının olduğunu, bu toplantının uzayabileceğini ifade ederek; Pazartesi günü yeni randevu gününü tespit etmek üzere arayacaklarını” ifade ettiler.
17 Ocak’tan sonra 2 Pazartesi geçti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından arayan kimse olmadı.
Ankara Cumhuriyet Başsavcısının görüşmek İstediği dosya hangisiydi, içeriği neydi?
6 Mayıs 2012 tarihinde, Avukatlıktan Yargıçlığa geçiş sınavları yapıldı. Sınav sonuçları 30 Mayısta açıklandı. Ancak, sonuçlar açıklanmadan 13 gün evvel internette sınav sonuçları yayınlandı. 13 gün önce yayımlanan bu liste, 30 Mayıs’ta açıklanan listeyle örtüşüyordu.
Ortaya çıkan bulgulara göre; sınavı kazananların ağırlıklı olarak “…aile ilişkileri, karı-koca ilişkileri, AKP İl ve İlçe Yönetimlerinde görev yapan kişiler, Cemaat ilişkileri…” gibi ilişkiler üzerinden kazandıkları ve buna göre tercih edildikleri ortaya çıktı.
–15 Haziran 2012 tarihinde “AKP İktidarlarında Özel Yetkili Mahkemeler Bitmez!!!!!” başlıklı basın toplantısıyla dile getirdiğim suç bulgularını bilahare Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 3 Temmuz 2012 tarih, 2012/85109 soruşturma sayılı dosyasına konu yaptım ve benzeri nitelikteki suç duyurularını yine 3 Temmuz 2012 tarihi itibariyle Adalet Bakanlığı ile ÖSYM Başkanlığına da yaptım.
Ortaya çıkan bulgular o kadar barizdi ki, ÖSYM bu sınavı iptal etmek zorunda kaldı.
Adalet Bakanlığından ise Tarafımıza doğrudan ulaşan bir cevap olmamakla birlikte , ÖSYM’nin işlemi doğrultusunda Bakanlık da sınavları iptal etmek durumunda kaldı.
Bu arada , ÖSYM de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusu yaptı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı her 2 suç duyurusunu birleştirdikten sonra, görünürde ve şekli olarak bir soruşturma yaptı. Suç bulgularının ve olgularının varlığını tespit eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı , her nasılsa suçluları tespit edemedi. 5 Mart 2013 tarihinde takipsizlik kararı verdi.
Diğer pek çok yolsuzluk olayında olduğu gibi, AKP ile birlikte hukukumuzda yeni bir uygulama yerleşti; suç var, suçun varlığı tespit ediliyor…. Ancak suçlu-lar bir türlü bulunamıyor!!!!
Zira, yolsuzlukları üreten ve himaye eden bir yapı ve yönetim anlayışı, AKP’yle birlikte kurumsal hale gelmiştir. Fotoğrafın özü ve esası budur.
Değerli Basın Mensupları;
Avukatlıktan Yargıçlığa geçiş sınavındaki usulsüzlüklerin benzerleri Komiser Yardımcılığı sınavında da yaşandı. Bu sınavlardaki yolsuzluk ve usulsüzlükler sebebiyle, Emniyet Genel Müdürlüğü yetkilileri hakkında da 25 Eylül 2012 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusu yaptık. Yargıçlık sınavındaki bulguların büyük bölümü bu sınavlar için de söz konusuydu.
Komiser Yardımcılığı sınavında yapılan yolsuzluk ve usulsüzleri 13 Eylül 2012, 3 Ekim 2012, 21 Mart 2013 tarihli basın toplantılarımızda “……Komiser Yardımcılığı sınavlarında Allah’tan Korkmayan, Kuldan Utanmayanlar Kimler? Bunları Kimler Himaye Ediyor?” başlıklarıyla ve sayfalar dolusu belgelerle dile getirdik.
Yeri gelmişken bir kez daha , mezkur basın toplantılarımıza atıfla ve kısaca ifade ediyoruz; …..emeğimize, alınterimize, göz nurumuza, zor çalışma şartlarımıza rağmen evimizden, eşimizden, çocuklarımızdan esirgediğimiz zamanlarda, geceli-gündüzlü çalışmalarımıza rağmen , bu zalimler yine hakkımıza tecavüz etmişlerdir.
Allahtan korkmayan, kuldan utanmayan, vicdansızlar karşısında elimiz kolumuz bağlı, içimiz kan ağlamaktadır.
Kimdir bu zalimler?
Kimdir bu Allah’tan korkmayan, kuldan utanmayan vicdansızlar?
Bu zalimleri, bu Allah’tan korkmayanları, utanmayanları himaye edenler kimlerdir? Bu iklimi ve mekanizmayı kimler yaratmıştır?
Bu feryatlar ve haykırışlar, sınavlarda mağdur olan Emniyet Mensuplarının sesiydi.
Değerli Basın Mensupları;
2005’le yıllardan bu yana , bu konuyla ilgili basın toplantılarında şunları ifade ettik; Türkiye’yi yönetenler eliyle, vicdansızlık, adaletsizlik, haksızlık ve zülüm yapılmaktadır. AKP iktidarlarında 2006-2007 yıllarından bu yana Kamu Personeli alımında, tayin ve terfi işlemlerinde organize bir şekilde nüfuz suiistimalleri yapılmaktadır. Yurttaşlarımız arasında ayırımcılık yapılmaktadır.
Artık ; ÖSYM, KPSS, TUS, Yargıçlık sınavlarıyla Emniyet odaklı Komiser Yardımcılığı sınavlarında sorular belli gruplara servis edilmektedir. Bu anlamda, Adalet Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, ÖSYM odaklı “çeteleşme” anlayışı Devlet içinde egemen hale gelmiştir. Bu yapı Yargı’yı kontrol ediyor, bu yapı Emniyeti kontrol ediyor, bu yapı Medyayı yönlendiriyor. Bu yapılanma toplumsal barışımızı tehdit ediyor
Gelinen aşamada Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına elbette yardımcı olmak isteriz.
Ancak, Biz , birilerinin kişisel ve siyasi stratejilerinin parçası olmayız. Bizim için önemli olan tüm yolsuzluk ve hukuksuzlukların üzerine gitmektir. İlgili tüm dosyaları canlandırmaktır. Maddi gerçeği ortaya çıkarmaktır. Fail ve sorumlular arasında ayırım yapmadan, soruşturma mekanizmalarını çalıştırmaktır.
Sadece bu dosyayı değil, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mensup 6 Milletvekili’yle (Uğur Bayraktutan-Artvin, Levent Gök-Ankara, Nedret Akova-Balıkesir, Dilek Akagün Yılmaz-Uşak, Ahmet Toptaş-Afyonkarahisar ve Ali İhsan Köktürk-Zonguldak) ilebirlikte Adalet Bakanına, Bakanlık Makamında vermiş olduğumuz 18 Ekim 2011 tarihli dilekçemizdeki suç dosyaları başta olmak üzere, kamuoyu gündeminde olan kritik tüm dosyaların tahkik edilmesi konusunda her türlü bilgi ve bulguyu paylaşmaya hazırız.
18 Ekim 2011 tarihli dilekçemizde şu dosyaları dile getirmişiz ;
(1) Türkiye Kömür İşletmelerinde 2003-2008 yılları arasında vuku bulan 1 Milyar Dolar seviyesindeki yolsuzluk dosyası.
(2) Oda TV iddianamesi.
(3)Telekom Yönetim ve Denetimiyle ilgili dosya; aralarında dönemin Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, Sivil Havacılık Genel Müdürü Ali Arıduru, Muhammed Hariri ve Abdullah Tivnikli’nin de bulunduğu kişilerle ilgili olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına Nisan 2011 tarihinde intikal eden dosya…
—10 Milyar Dolarlar seviyesinde…
(4) Silivri soruşturmaları Savcısı Zekeriya Öz ile ilgili dosya….
Adı geçen Savcının , TCK’nun 279. maddesine aykırılık teşkil eden suç ilişkileri hakkında Bakanlık ve HSYK’yı göreve davet etmişiz.
(5) Ortadan kaldırılan Milletvekili fezlekeleri….
(6) Zamanaşımı gerekçesiyle Milletvekili hakkındaki dosyayı ortadan kaldıran Beyoğlu Savcısı hakkındaki suç duyurusu…
(7) Adalet Bakanlığı bürokrasisinin, resmi yazışmalarda yalan bilgiye dayalı yazışma yapmasına yönelik kaygılarımızı ayrıca dile getirmişiz…
Değerli Basın Mensupları ;
Yukarıda anlatımı yapılan başvuruyu yaparken, şu değerlendirme notunu düşmüşüz; Adalet Bakanlığının, Hükümet bağlantılı suç ilişkileri ya da nüfuz suiistimalleri konuşunda , hem ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarına ve hem de HSYK’na “Kanunsuz Emir ve Talimat” yoluyla müdahalelerde bulunduğunu; bunun kabul edilemez bir durum olduğunu ifade etmişiz.
Ana Muhalefet Partisine mensup bir Milletvekili olarak;
Yolsuzluk ve hukuksuzluklarla mücadele konusunda ilkeli tavrımızı bundan böyle de sürdüreceğiz. İktidar dahil olmak üzere, hiçbir grupla organik bir ilişki içine girmeden; yedimizde mevcut olan ya da kamuoyuna mal olan tüm dosyalar yönünden; maddi gerçeğe ulaşılması, fail ve sorumluların ortaya çıkarılması için başvurularımızı bundan böyle de kararlılıkla sürdüreceğiz.
Ankara Cumhuriyet Başsavcısının, TİB Başkanı olarak, 2005-2006’lı yıllardan itibaren “yasa dışı dinlemeler, temel hak ve özgürlüklerin tehdit altına alınması” süreçlerinde, Hükümet’in “kanunsuz emir ve talimatlarını” uyguladığına dair ciddi bulgular söz konusudur. TİB, bugün Türkiye’de ortam dinlemeleri, yasa dışı dinlemeler, soruşturmanın gizliliğinin ihlali gibi toplumsal barışımızı ve demokrasimizi tehdit eden pekçok uygulamanın sorumlusu ve müsebbibi konumundadır.
Bu sebeple, Ankara Cumhuriyet Başsavcısına ; Siyasi İktidarların gelip-geçici olduğunu ; esas olanın demokrasi, temel hak ve özgürlükler, insan hakları, adalet , hak , hukuk ve toplumsal barış olduğunu hatırlatıyor, Görevini Cumhuriyetin ve demokrasinin kazanımları doğrultusunda, kanunsuz emir ve talimatlara tabi olmadan ; yurttaşlarımız arasında ayırımcılık yapmadan; Cumhuriyetin Savcısı olarak ve Cumhur arasında ayırımcılık yapmadan yerine getirmesi gereğini ifade ediyor, uyarıda bulunuyor ve göreve davet ediyoruz.
5 ubat 2014 basn toplants metni.pdf
5 ubat 2014 basn toplants metni.doc
SON YORUMLAR